Soykırım

Hakikat ve Adalet Arayışı

Srebrenitsa Kadınları ve Kadın Mahkemesi

Srebrenitsalı kadınlar, sadece soykırım için değil, Bosnalı Müslümanlara karşı işlenen tüm savaş suçları için de adalet arayışına aracı oldular. Burada Srebrenica ve Žepa Anklav Anneleri Başkanı Munira Subaşı ile soykırım sonrası adalet – başarılar, başarısızlıklar ve daha yapılacak işler hakkında konuşuyoruz. 

Adalet sizin için ne ifade ediyor?

Adalet bir tatmin anıdır – suçluları cezalandıran ve kendimizi koruyan bir şey yaptığımız, savaş suçlularını güvensiz hale getirdiğimiz, kalan nesillerimizi koruduğumuz ve insan olarak gelişmelerini sağladığımız için.

Adalet bir mücadeledir – geri kalan neslimiz için, gelecek için, insana layık bir yaşam için mücadele. Adalet, tüm suçluların cezalandırılamayacağı ve cezalandırılmayacağı gerçeğiyle karşı karşıyadır. Dünyanın kusurlu olduğu, belki de adalet olmadığı, adaletin okyanusta şişedeki bir mesaj olduğu.
Adalet, adalete, adaletin ulaşılabilir olduğuna ve onun için savaşabileceğimize olan inançtır.

Adalet kendi içimizdedir – işimizin her anı bir tür adalettir çünkü biliyoruz ki biz adalet için çalışırken savaş suçluları giderek daha mutsuz ve güvensizdir.

1996 yılının Ocak ayının sonunda, Srebrenitsalı kadınlar, Srebrenitsa’nın kayıp erkeklerinin nerede olduğunu öğrenmek için Tuzla’da protesto gösterileri düzenlediler. Bu protestoların nasıl ortaya çıktığını ve etkilerinden biraz bahseder misiniz?

Protestolar bir umutsuzluk eylemiydi ve kayıplarımızı bulmak için hiçbir şey yapmayan yetkililere karşı memnuniyetsizliğimizi göstermenin bir yoluydu. Biz bu protestoları yaptıktan sonra Bosna-Hersek’te işler değişmeye başladı. Kayıpları arama çalışmaları başladı ve Srebrenitsa’dan gelen mülteciler için çözüm yolları bulundu. Ancak bundan sonra yetkililer bizimle işbirliği yapmaları gerektiğini anladılar. Birlikte çalışıyoruz ve pek çok sorunu çözmeye başladık – tamamen değil ve gerekli ölçüde değil – ama işler düzeldi.

Kişisel olarak Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (ICTY) çalışmalarına çok katıldınız. ICTY’ye nasıl dahil olduğunuzu anlatabilir misiniz?

Derneğimiz ICTY’nin çalışmalarına aktif olarak katılmış, destek vermiş ve katılmaya devam etmektedir. Üyelerimizin Mahkeme önündeki ifadelerinden, ICTY temsilcileriyle pek çok alanda işbirliğimize kadar ICTY’nin her alanında yer aldık. Özellikle Srebrenica’daki soykırım suçunun soruşturulması söz konusu olduğunda, bu işbirliğinden gurur duyuyoruz. ICTY’nin yanı sıra Bosna’daki ve dünyadaki diğer yargı kurumlarıyla da aktif bir ilişkimiz var. Mahkemeler aracılığıyla adalet mücadelesi Derneğimizin faaliyetlerinin ana bölümünü oluşturmaktadır.

Birçok Boşnak, ICTY’nin çalışmalarını oldukça eleştirdi. Mahkemeye bakış açınız nedir? Mahkemenin Srebrenica için adalete katkıda bulunduğunu düşünüyor musunuz?

ICTY olmasaydı, Bosna’da gerçekte ne olduğunu hala bilemezdik. ICTY, Srebrenica’da yaşananların soykırım suçu olduğunu ortaya koyan ilk organdı ve bu büyük bir şey. Bununla birlikte, ICTY’nin çalışmalarını adil ve hakkaniyetli bir şekilde bitirmesini bekliyoruz. Özellikle, ICTY’nin Sırbistan’dan bireylerin Srebrenitsa soykırımına katılımını aydınlatmasını bekliyoruz.

7 – 10 Mayıs 2015 tarihleri ​​arasında Saraybosna’da gerçekleştirilen Kadın Mahkemesi’nin kurulumunda yer aldınız. Kadın Mahkemesi’nin kurulmasının gerekçesi neydi ve kimler dahil oldu?

Kadınlar Mahkemesi’nin kurucularından biri olduğum için çok gururluyum. Sadece savaş suçlularının yargılanması söz konusu olduğunda değil, adaletin idaresinde eski Yugoslavya topraklarında hala büyük sorunlar var.


Kadın Mahkemesi sadece geçmişle değil, bugünle, kadın gerçekliğimizle de ilgilenmek ve geleceğin kadınlarını korumak için kuruldu. Kadınların hem özel hem de kamusal alanda hem savaşta hem de barışta şiddete tanıklık edebilecekleri alanlar yarattı. Mahkemeyi oluşturarak küresel düzeyde kadınlarla bağlantı kurduk ve işbirliği ve dayanışma yollarını açtık.

Bu, Avrupa’da kadınlar tarafından kadınlar için düzenlenen ilk kadın mahkemesiydi. Eski Yugoslavya’dan on kadın grubu tarafından organize edildi ve son beş yılda Stasa Žujević liderliğindeki Belgrad’daki Siyahlı Kadınlar tarafından koordine edildi.

Kadın Mahkemesi, mağdurları çalışmalarının merkezine koyma konusunda çığır açan ve yenilikçi olduğu için uzmanlar tarafından övgüyle karşılandı. Kadın Mahkemesi deneyiminiz nasıldı?

Hepimiz Kadın Mahkemesi kurumunu çok ciddiye aldık – günlük hayatımızın ve yaşamımızın bir parçası haline geldi. Adalet mücadelemde bana yeni bir boyut kazandırdı. Dünyanın her yerinde beni anlayan ve dönebileceğim bir anne, bir kız kardeş, bir eş olduğunu bilmek iyi hissettiriyor. En önemlisi, Kadın Mahkemesi, kadınların potansiyel olarak tehlikeye girmesini her yönüyle ele almamıza izin veriyor. Bu bizim en büyük başarımız.

Sizce Kadın Mahkemesi’nin etkisi ne oldu?

Kadın Mahkemesi’nin kuruluş ve çalışmalarının sivil toplumu önemli ölçüde güçlendirdiğini düşünüyorum. Kadınlar arasında ortak çalışmayı ve dayanışmayı teşvik etti. Kadın Mahkemesi’nin çalışmaları sayesinde kadınlar, siyasi etkiden, devletin veya başka birinin etkisinden bağımsız olarak, adaletin özneleri haline gelmiş, farklı yasal uygulamalar yaratmaya ve kurumsal hukuk sistemlerini etkilemeye teşvik edilmiştir. Travmalarımızı ve sorunlarımızı daha net ve cesur bir şekilde kamuoyuna duyurabilmemiz için ek destek aldık ve bu da haklarımızın korunması için yerel ve uluslararası kurumlar üzerindeki baskıyı artırdı.

Mahkeme, günümüzün sorunları ve travmaları üzerinden geçmişin tüm zararlarının yaşanması nedeniyle çok önemli olan mevcut sorunlarımızı ortaya koymamızı sağlayan modern bir kurumdur.

Srebrenitsa için adaleti sağlamak için daha ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz? 

Öncelik, Bosna ve Sırbistan’da soykırımın inkarını durdurmak ve savaş suçlularının yüceltilmesini durdurmak olmalıdır. 

Merkeze girenlerin soykırım suçunun Srebrenitsa’da meydana geldiğini kabul ettiklerini ve dünyanın her yerinde soykırımla mücadeleye bağlı kalacaklarını söyleyerek Anıt Merkezi’nin girişine bir yazıt yapılması için bir girişim başlattım. Bu, Sırbistan Başbakanı Aleksandar Vučić gibi soykırım inkarcılarının Anıt Merkezi’nde karşılandığı durumu önleyecektir. Herkes anıta girişlerinin ne anlama geldiği konusunda bilgilendirilecek. Aynı zamanda ölü ve diri sevdiklerimize karşı da görevimizdir.

ICTY’nin Karadzić ve Mladiç aleyhindeki davalarda nihai kararlar vermesi gerekiyor. Bosna’nın Sırbistan’a açtığı davadaki temyiz haberlerini memnuniyetle karşılıyorum ve bunun Sırbistan’ı Srebrenica’ya karşı sorumluluğunu alenen kabul etmeye zorlayacağını umuyorum. Kayıplarımızın geri kalanını bulup gömmeliyiz. Her şeyden önce, Srebrenica’nın bir daha yaşanmaması için savaşmalıyız. Eski ayrılıkları yeniden alevlendirmek isteyenler var. Onlara veya dünyaya Srebrenitsa’yı hatırlatmaktan asla vazgeçmemeliyiz.

KAYNAK : https://srebrenica.org.uk/what-happened/seeking-truth-and-justice-the-women-of-srebrenica-and-the-womens-court